Güzel bir manzara.
28 Aralık 2012 Cuma
28 Kasım 2012 Çarşamba
İlginç Bilgi; Fenerbahçe
Fenerbahçe, bir sezonda (2007) 1000'den fazla kupa ve madalya kazanarak Guiness rekorlar kitabına girmiştir.
İlginç Bilgi; Fenerbahçe Ve Pendikspor
Fenerbahce Pendikspor'u 4746 gundur yenemiyor.
Ancak 28.11.2012 tarihinde yenmiş ve bu sona ermiştir.
27 Kasım 2012 Salı
İlginç Bilgi; Bill Gates
Bill Gates röportajında 'Her zaman en tembel insanları işe alırım çünkü tembeller çok karışık işleri bile en kısa yoldan yaparlar' demiştir.
İlginç Bilgi; Colgate
Colgate firması İspanyolca konuşulan ülkelerde en düşük satış oranına sahiptir. Çünkü Colgate ispanyolcada 'Git kendini as' demektir.
14 Ağustos 2012 Salı
Üst Kattaki Katil
Büyük bahçeli bir villada yaşayan genç bir çift, çocuklarını bakıcıya bırakıp dostlarının verdiği bir partiye gitmiş. Bakıcı kız çocukları yatırdıktan sonra televizyon seyretmeye başlamış. Bir ara telefon çalmış. Kızcağız telefonu açtığında karşısında hırıltılı bir sesle konuşan biri varmış: Şu an üst katta çocukların başucundayım. Sen de gelsene buraya. Huhahuha! Kız feci korkmuş haliyle. Ama kendini Kesin salak bi telefon şakası bu diye düşünüp sakinleştirmeye çalışmış ve televizyonun sesini sonuna kadar açmış. Telefon tekrar çalmış. Aynı hırıltılı ses yine o histerik kahkahasını attıktan sonra, Çocukların yanındayım. Hadi sen de gel yukarı demiş. Kız daha da korkmuş ve santrali arayarak durumu anlatmış. Santralde iyi bi kadın varmış, Adam sizi aradığında bir’kaç dakika konuşturun. Numarayı tespit eder, sonra da polise bildiririz diyerek kıza yardımcı olmuş. Bakıcı kız telefonu kapatır kapatmaz hemen çalmış telefon. Aynı ses yine aynı sözleri tekrar etmiş. Kız konuşmayı uzatmaya çalışmış ama sapık anlamış bunu ve hemen telefonu kapatmış. Bir’kaç dakika sonra tekrar çalmış telefon, arayan santral memuresiymiş ve panik durumdaymış: Hemmen kaç oradan! Arayan numaranın da adresi aynı. Yukarıda bir telefon hattı daha var demek ki! Kız koşşa koşşa kaçmış evden. Bu arada santraldeki kadın, polisi olaydan haberdar etmiş bile. Polisler birkaç dak’kada adrese gelip eve girmiş. Gerçekten de üst katta elinde kocaman bi kasap satırı olan bir katil yakalamışlar. Üst kat pencerelerinin birinden eve giren sapık katil iki çocuğu öldürdükten sonra o telefonları etmeye başlamışmış.
Doberman Ve Hırsız
Newyork’un batısında yaşayan bi kadın akşam alışverişini yapıp eve dönmüş. İçeri girdiğinde arka kapının açık olduğunu görmüş ama üzerinde durmamış. Burası herkesin birbirini tanıdığı, sakin, küçük bi kasabaymış ve insanlar kapılarını pek kilitlemezlermiş bile. Kadın elinde paketlerle mutfağa girdiğinde Doberman cinsi köpeğinin acıdan kıvrandığını farketmiş. Sanki hayvanın boğazında bi’şey varmış da onu çıkarmaya uğraşıyo gibiymiş. Köpeğini hemen arabaya koyup veterinere götürmüş. Veteriner de tanıdıkmış zaten, “Sen eve dön, işine bak, ben nesi olduğuna baktıktan sonra eve bırakırım köpeğini” demiş.
Kadın eve döndükten kısa bi süre sonra telefon çalmış. Arayan veterinermiş ve sesinde gizleyemediği bi heyecan varmış, “Evin içinde olağanüstü bi’şey farkettin mi?” diye sormuş. Kadın da herşeyin normal göründüğünü söylemiş. Ama telefonu kapattıktan sonra içine kurt düşmüş, sağı solu daha dikkatli incelemeye başlamış. Üst kata çıktığında merdivende ve duvarlarda kan izleri olduğunu görünce hemen veterineri aramış ve durumu anlatmış. Adam da, “Vakit kaybetmeden polisi ara. Ben de oraya geliyorum. Sanırım eve davetsiz bi misafir girmiş. Köpeğinin boğazından iki tane siyah, yarım insan parmağı çıkardım” demiş. Polis geldiğinde kısa bi araştırmadan sonra zenci hırsızı evin bodrumunda, kaybettiği kandan ötürü baygın halde yatarken bulmuş.
Kadın eve döndükten kısa bi süre sonra telefon çalmış. Arayan veterinermiş ve sesinde gizleyemediği bi heyecan varmış, “Evin içinde olağanüstü bi’şey farkettin mi?” diye sormuş. Kadın da herşeyin normal göründüğünü söylemiş. Ama telefonu kapattıktan sonra içine kurt düşmüş, sağı solu daha dikkatli incelemeye başlamış. Üst kata çıktığında merdivende ve duvarlarda kan izleri olduğunu görünce hemen veterineri aramış ve durumu anlatmış. Adam da, “Vakit kaybetmeden polisi ara. Ben de oraya geliyorum. Sanırım eve davetsiz bi misafir girmiş. Köpeğinin boğazından iki tane siyah, yarım insan parmağı çıkardım” demiş. Polis geldiğinde kısa bi araştırmadan sonra zenci hırsızı evin bodrumunda, kaybettiği kandan ötürü baygın halde yatarken bulmuş.
Mısır Tarlası
Köyün birinde genç bir kadın yalnız başına mısır tarlasında çalışırken, kolunu bir mısır kabuğu kesmiş. Kesik bayağı derinmiş. Kolunda şiddetli bir kanama başlamış. Kadıncağız da kan görmeye dayanamazmış. Hemen oracıkta, olduğu yere bayılıvermiş. Bir süre sonra ayılmış ve evine dönmüş.
Aradan epey bir zaman geçmiş. Kadının yarası kapanmış ama kolu şişmeye başlamış. Sürekli bir karıncalanma hissi varmış kesiğin olduğu yerde. Durum böyle olunca, kadını doktora götürmüşler. Doktor muayene etmiş ama bir şey bulamamış. Kesiğin mikrop kaptığını, bunun sonucunda da deri altında iltihap oluştuğunu düşünerek, şiş bölgeyi kesip içindeki iltihabı akıtmaya karar vermiş. Şişkin yere neşteri vurmasıyla kadının kolundan binlerce minik akrep dışarı fırlamış. Tabii kadın oracıkta kafayı yemiş.
Meselenin aslı sonradan anlaşılmış. Meğer mısır tarlasında kadın baygınken bir akrep kadınının kesik koluna yumurtalarını bırakmış. Minik akrep yavruları da yumurtalarından çıkmış ve kadının kolunda gelişmeye başlamış. Gerisi de malum işte. Kadıncağız hala akıl hastanesinde, "Kolum şişti, kolum şişti" diye dolaşıyormuş
Meselenin aslı sonradan anlaşılmış. Meğer mısır tarlasında kadın baygınken bir akrep kadınının kesik koluna yumurtalarını bırakmış. Minik akrep yavruları da yumurtalarından çıkmış ve kadının kolunda gelişmeye başlamış. Gerisi de malum işte. Kadıncağız hala akıl hastanesinde, "Kolum şişti, kolum şişti" diye dolaşıyormuş
Kafaları Kopmuş
İngiltere aniden bastıran sisiyle ünlüdür. Yine sisin yoğun olduğu bir gün kadının biri şehirlerarası bir yolda arabasıyla seyahat ediyormuş. Sabahın erken saatleriymiş. Sis yüzünden pür dikkat ve olabildiğince yavaş gidiyormuş. Derken yolun iki tarafında oldukça garip açıyla park etmiş iki araba görmüş. Önce korkmuş. Ama merakına yenik düşmüş ve arabasını biraz ileride güvenli bir yere çekmiş.
İhtiyatla ilk arabaya yaklaşmış. Her halinde savrularak durduğu belli olan otomobilin görünen bir hasarı yokmuş. Otomobilin etrafında dolaşan kadın şoför mahalinde yan koltuğa doğru yatmış bir adam olduğunu görmüş. Açık pencereden içeri uzanarak, adama seslenmiş. Yanıt alamamış. Bu arada farkında olmadan kapıyı tutunca eline yapışkan bir şey bulaşmış. Alacakaranlıkta eline bulaşan şeyin önce ne olduğunu anlayamamış, ama birden bire jeton düşmüş. Elindeki kanmış.
Panik içinde arabasına koşmuş. Son sürat en yakın yerleşim yerine gidip, polise durumu anlatmış. İngiliz polisi hemen harekete geçmiş. İki arabanın bulunduğu yere vardıklarında, olağanüstü tedbirler alarak arabalara aynı anda iki ekip halinde yaklaşmışlar. Biraz sonra her iki ekip lideri, polis müdürüne arabalarda kafası kopuk birer ceset olduğunu rapor etmişler.
Bir süre sonra cesetlere ait iki kafa bulunmuş. Kafaların her ikisi de darmadağan olmuş vaziyetteymiş. Otomobillerde ise hiç bir hasar yokmuş, cesetlerde başka bir darbe de. Kafalar ise kesici bir aletle kesilmemiş, güçlü biri ya da bir şey tarafından sanki bir serçe kafasıymış gibi çekip kopartılmışa benziyormuş. Polisler bu işin içinden bir türlü çıkamamış. Olaya İngiliz gizli polisi MI5 el koymuş.
MI5'da yeni kurulan seri katil araştırma birimi, olay mahalini didik didik incelemiş. İki gün sonra MI5 karargahına bu esrarengiz olay hakkında bir rapor ulaşmış. Dehşet verici bu olay, aslına basit bir trafik kazasıymış. Raporda olay şöyle anlatılıyormuş. Yoğun sise rağmen hız yapan iki sürücü de bellerine kadar sarkarak yolu daha iyi görmeye çalışıyorlarmış. Karşı yönlerden gelen bu iki otomobildeki sürücüler hızla gelen diğer otomobili çok geç farketmişler. Kafaları birbirine hızla çarpınca, ikisinin de kafası kopmuş
Allah'sız Osman
İstanbul'da 1800'lü yıllar... O zamanın ünlü kabadayılarından Ustura Kemal ve arkadaşları, Karacaahmet Mezarlığı'nın karşısında bi evin bahçesinde çilingir sofrası kurmuşlar. İçki masası muhabbeti tüm hızıyla devam ederken laf dönüp dolaşıp mezarlık ve ölü konusuna gelmiş. İçinde zırnık Allah korkusu ve vicdan bulunmadığını iddia ettiği için lakabı Allahsız Osman olan bir kabadayı, "Ulan ölü ne ki be?! Sen sağ olanlardan kork, ölüden kimseye zarar gelmez" demiş. Ustura Kemal da muhabbeti koyulaştırmak için, "Ulan Osman, madem ölüden korkmuyosun, gel şunu iyiden iyiye ispatla bize" diye dalga geçmiş.
Allahsız Osman bunu nasıl yapacağını sorunca, Ustura Kemal, "Aha şu karşıdaki Karacaahmet mezarlığını görüyosun. Madem Allah'a inanmaz ve ölüden korkmazsın, bu gece 12'de mezarlığa girip sana vereceğimiz kazığı mezarlığa içinde bi yere çak. Sabah biz gidip, kazığın orada olup olmadığına bakarız. Eğer orada bi kazık varsa seni takdir ederiz" demiş. Allahsız Osman aslında, gece mezarlığa girmek bi yana, yanından geçerken bile türkü söyleyen bi adammış. Ama yiğitliğe leke süremeyeceğinden, "Peki ama siz de benimle gece gelip, mezarlık çıkışında bekleyeceksiniz" demiş. Zaten bu konuşmalar akşam saatlerinde yapılıyomuş, gece yarısı kalkıp Karacaahmet Mezarlığı'na gitmişler.
Osman, gece karanlığında mezarlığın büyük kapısından içeri girmiş. Herkesin Allahsız Osman olarak bildiği o cesur (!) kabadayı, mezarlığın içinde salavatlar getirerek bi elinde kazık, bi elinde çekiç ilerlemiş. Bi mezarın yanına geldiğinde alelacele eğilip kazığı yere çakmış. Korktuğu için de hemen or'dan uzaklaşmak istemiş. Ama bi'şey, giydiği setrenin, (o zamanlar erkeklerin giydiği uzunca eteği olan bi tür giysi) ucundan tutmuş. Allahsız Osman vargücüyle, "İmdaaat! Ulan yardım edin. Ölü beni tutuyooo" diye feryat etmiş ama kendinden epey uzakta olan arkadaşlarına sesini duyuramamış. Bağıra çağıra mezarın üzerine yığılıp, kalp krizinden oracıkta ruhunu teslim etmiş.
Uzunca bir süredir mezarlığın dışında bekleyen arkadaşları, Allahsız Osman'ın kendilerine oyun oynayıp, mezarlığın öteki kapısından çıktığını düşünüp dağılmışlar. Ertesi sabah ise, Ustura Kemal ve arkadaşları kazığın çakılı olup olmadığına kontrol için Karacaahmet Mezarlığı'na gelmiş. Bi bakmışlar ki, Allahsız Osman, kazıkla beraber setresinin ucunu toprağa çakmış durumda, bi mezarın üzerinde cansız yatıyomuş.
Ahtapot
14-15 yaşlarındaki bir kızda durup dururken hamilelik belirtileri başlamış: Karnı hafiften şişkinleşmiş, kusma nöbetleri geliyormuş, sabahları yataktan hasta gibi kalkıyormuş... Fakat kız annesine ısrarla böyle bi şeyin mümkün olamayacağını, çünkü hiç bir erkekle bu sonucu doğuracak kadar yakın temasta bulunmadığını iddia ediyormuş.
Fakat zaman geçtikçe hem karnı büyümeye devam etmiş, hem de diğer belirtilerde değişiklik olmamış. Annesi, “Bu yaşta... Allahım Allahım, kepazelik bu” dese de kız hala hamile olmadığını söylüyormuş. Sonunda anne küçük bi kasabada yaşıyor olmalarına rağmen çıkacak söylentileri göze alarak kızını hastaneye götürmüş. Ancak çekilen ultrasondan sonra kızın inkarlarında samimi olduğu anlaşılmış. Çünkü karnında son derece büyük boyutlara ulaşmış bir tümör tesbit edilince şişkinliğin ve diğer belirtilerin asıl sebebi ortaya çıkmış.
Fakat zaman geçtikçe hem karnı büyümeye devam etmiş, hem de diğer belirtilerde değişiklik olmamış. Annesi, “Bu yaşta... Allahım Allahım, kepazelik bu” dese de kız hala hamile olmadığını söylüyormuş. Sonunda anne küçük bi kasabada yaşıyor olmalarına rağmen çıkacak söylentileri göze alarak kızını hastaneye götürmüş. Ancak çekilen ultrasondan sonra kızın inkarlarında samimi olduğu anlaşılmış. Çünkü karnında son derece büyük boyutlara ulaşmış bir tümör tesbit edilince şişkinliğin ve diğer belirtilerin asıl sebebi ortaya çıkmış.
Vakit kaybetmeden, apar topar ameliyata alınmış tabii. Doktorlar rutin kabul edilen bu operasyon sırasında karnı açmışlar ve işte o an gördükleri manzara karşısında şok olmuşlar. Meğerse tümör sandıkları şey kocaman bir ahtapotmuş. Üstelik kıpır kıpırmış da hayvan, yani canlıymış.
Olayın aslı sonradan anlaşılmış. Kız üç-dört ay önce ailesiyle birlikte okyanus kenarındaki bir kasabada tatil yapmış. Ahtapot yumurtaları da mikroskobik boyutlarda olurmuş ve bunlardan doğal olarak okyanus sularında milyarlarca varmış. Kız muhtemelen yüzerken yuttuğu sularla beraber bu yumurtalardan da indirmiş mideye. İşte bunlardan biri de, milyonda bir görülecek biçimde de olsa, kızın vücudunun içinde yaşamayı, hatta büyüyüp gelişmeyi başarmış.
Pizza Kağıtları
Bu basit fikir ile pizzanızı kolayca, hijyenik bir biçimde yiyebiliyorsunuz. Pizza severler için devrim.
Resimli Tabaklar
Taşımacılık temalı bu sempatik tabaklar, Polonyalı Boguslaw Sliwinski’ nin tasarımı. Çocuklarına yemek alışkanlığı kazandırmak isteyenlerin işine yarayabilir.
13 Ağustos 2012 Pazartesi
Önsezi
Dört kişilik avcı gurubu, tecrübeli avcı Temel'in önderliğinde ormanda ilerlemektedirler. Karşılarına küçük bir delik çıkar.
Temel:
- Yatın yere, tavsan deliği !
Bütün avcılar yere yatarlar. Gercekten bir muddet sonra delikten tavşan çıkar. Avcılar hemen vururlar. Tekrar yürümeye başlarlar. Bir süre sonra büyükçe bir delik çıkar karşılarına.
Temel: Yatın yere, tilki deliği!
Yatarlar. Biraz sonra tilki çıkar. Onu da vururlar. Tekrar yola düşerler. Bu defa daha büyük bir delik çıkar.
Temel:
-Yatın yere, ayı ini !
Yere yatarlar ve çıkan ayıyı vururlar. iyice keyiflenen avcılar yürümeye devam ederler. Kısa bir zaman sonra kocaman bir deliğin başında dururlar. Acemiler hep birden Temel'e bakar.
Temel:
- Uşaklar ne çıkacağını bilmiyorum. Ama Yatın yere, ne çıkarsa bahtımıza ! Ertesi gün gazetelerde manşet:
Dört avcı tren altında can verdi...
Temel:
- Yatın yere, tavsan deliği !
Bütün avcılar yere yatarlar. Gercekten bir muddet sonra delikten tavşan çıkar. Avcılar hemen vururlar. Tekrar yürümeye başlarlar. Bir süre sonra büyükçe bir delik çıkar karşılarına.
Temel: Yatın yere, tilki deliği!
Yatarlar. Biraz sonra tilki çıkar. Onu da vururlar. Tekrar yola düşerler. Bu defa daha büyük bir delik çıkar.
Temel:
-Yatın yere, ayı ini !
Yere yatarlar ve çıkan ayıyı vururlar. iyice keyiflenen avcılar yürümeye devam ederler. Kısa bir zaman sonra kocaman bir deliğin başında dururlar. Acemiler hep birden Temel'e bakar.
Temel:
- Uşaklar ne çıkacağını bilmiyorum. Ama Yatın yere, ne çıkarsa bahtımıza ! Ertesi gün gazetelerde manşet:
Dört avcı tren altında can verdi...
Matematik
Trabzonlu Temel Ağa'nın sevgili torunu Eda'ya verilen ödev ile başı derttedir...Eskişehir'e göç eden "teğerli arkadaşu" Niyazi'ye başına gelenleri yazar:
Niyazicuğum. Hani benim küçük torun var ya. Geçen akşam, geturdi ödevini önüme koydi. Bi yandan da ağlay. Zaten dertlerini hep bağa açar.Dedi ki; "habunlari anliyamadum. O yüzden da yapamadum. Yarin öğretmen beni dövecek."
Dedum ki; "Ağlama uşağum, bunun içun öğretmen adam dövmez. Simdi oni çözeruk." Ne mümkün Niyazi kardaşum:
Bi tirenlan, bi otobos ayni istasyondan kalkmislar. Tiren otobostan üçte bir daha hizli gidiy. Otobos iki yerde onbeşer dakka istirahat vermis. Tiren da bi yerde durmiş, 20 dakka su almiş. Otobos saatte 60 kilometro gidiymiş. Tiren 5 saat sonra gideceği yere varmiş. Otobos ise ne vakit sonra oraya varacakmiş. Ograstum yapamadum. Uşak ağlay. Derken bubasi geldi. O da çözemedi.
Diyrum oğa ki, "damat, senun taniduğun tahsilli bi otobos şofori var ise oğa soralim, belki o bilebilur. Yahutta sabah olsun ben uşağı şoforler cemiyetine götüreyum. Onlar arasinda belki tirenle yaris etmis bi sofor vardur da bize nasihat verur." Ha, biz bi yandan da uşağa tireni tarif ediyruk. Tiren görmemis ki... Ne anasi görmis, ne bubasi. Ben da bi tek askerlukte Erzurum'dan Sivas'a gittiydum. Neysa kardasum, o gece çok kızdum. Diyeceksun ki niye? Uşak daha incir ağacından duti ayiramay; mezgiti gosteriyrum, hamsi diy; efendum, yumurtanun fabrikada yapilduğuni sanay. Biz gelduk araba yariştiriyruk.Yani efendi, otobos saatinda varsa ne olur, geç varsa ne olur? Gurbetten yolci mi bekliysun? Eğer varacagi saat onemliysa, edersun yazihaneye bi telefon, derler saga otobosun ineceği zamani.. Bu kadarluk mesele içun sabiyi subyani niye telef edersun? Uşacuklarda şarkı yok, türki yok, oyun yok; dayamis matamatigi. Ayuptur...
Niyazicuğum. Hani benim küçük torun var ya. Geçen akşam, geturdi ödevini önüme koydi. Bi yandan da ağlay. Zaten dertlerini hep bağa açar.Dedi ki; "habunlari anliyamadum. O yüzden da yapamadum. Yarin öğretmen beni dövecek."
Dedum ki; "Ağlama uşağum, bunun içun öğretmen adam dövmez. Simdi oni çözeruk." Ne mümkün Niyazi kardaşum:
Bi tirenlan, bi otobos ayni istasyondan kalkmislar. Tiren otobostan üçte bir daha hizli gidiy. Otobos iki yerde onbeşer dakka istirahat vermis. Tiren da bi yerde durmiş, 20 dakka su almiş. Otobos saatte 60 kilometro gidiymiş. Tiren 5 saat sonra gideceği yere varmiş. Otobos ise ne vakit sonra oraya varacakmiş. Ograstum yapamadum. Uşak ağlay. Derken bubasi geldi. O da çözemedi.
Diyrum oğa ki, "damat, senun taniduğun tahsilli bi otobos şofori var ise oğa soralim, belki o bilebilur. Yahutta sabah olsun ben uşağı şoforler cemiyetine götüreyum. Onlar arasinda belki tirenle yaris etmis bi sofor vardur da bize nasihat verur." Ha, biz bi yandan da uşağa tireni tarif ediyruk. Tiren görmemis ki... Ne anasi görmis, ne bubasi. Ben da bi tek askerlukte Erzurum'dan Sivas'a gittiydum. Neysa kardasum, o gece çok kızdum. Diyeceksun ki niye? Uşak daha incir ağacından duti ayiramay; mezgiti gosteriyrum, hamsi diy; efendum, yumurtanun fabrikada yapilduğuni sanay. Biz gelduk araba yariştiriyruk.Yani efendi, otobos saatinda varsa ne olur, geç varsa ne olur? Gurbetten yolci mi bekliysun? Eğer varacagi saat onemliysa, edersun yazihaneye bi telefon, derler saga otobosun ineceği zamani.. Bu kadarluk mesele içun sabiyi subyani niye telef edersun? Uşacuklarda şarkı yok, türki yok, oyun yok; dayamis matamatigi. Ayuptur...
Bankacılar
Yaşlı çift evliliklerinin kırkıncı yıl dönümünde paraya kıymışlar, Avusturalya'da tatil yapmaya karar vermişlerdi.Uçağın penceresinden saatlerdir okyanusu seyrediyorlardı.
Sessizliği pilotun anonsu bozdu:"Sayın yolcularımız! Korkarım size kötü bir haberim var. Motorlarımızdan biri sustu, diğeri de susmak üzere. Acil iniş yapmak zorundayız."
"Neyse ki altımızda haritada görülmeyen bir ada var ve sahiline inmeye çalışacağız."
"Bunu başarabilirsek tek sorunumuz bizi bulabilmeleri için dua etmek olacak."
Uçak minik adanın kumsalına başarılı bir iniş yaptı, kimsenin burnu kanamadı.
Uzun bir rahatlama sessizliğinden sonra adam karısının ellerini tuttu,gözlerine endişeyle baktı;
"Mona, bu ayki kredi kartı borcunu ödemiş miydin?" "Hayır sevgilim,unutmuşum. Kızdın mı?"
Adam endişeyle yine sordu: "Araba kredisinin taksitini ödemiş miydin?" "Özür dilerim canım, onu da ödememiştim."
Yaşlı adam karısının ellerini bıraktı ve kırk yıldır yapmadığı şekilde ona sıkı sıkıya sarıldı. "Aferin". Karısı şaşkın, korkarak sordu. "İyi misin tatlım?"
"Hiç olmadığım kadar. Çünkü bankacılar bizi kesin bulur!"
Sessizliği pilotun anonsu bozdu:"Sayın yolcularımız! Korkarım size kötü bir haberim var. Motorlarımızdan biri sustu, diğeri de susmak üzere. Acil iniş yapmak zorundayız."
"Neyse ki altımızda haritada görülmeyen bir ada var ve sahiline inmeye çalışacağız."
"Bunu başarabilirsek tek sorunumuz bizi bulabilmeleri için dua etmek olacak."
Uçak minik adanın kumsalına başarılı bir iniş yaptı, kimsenin burnu kanamadı.
Uzun bir rahatlama sessizliğinden sonra adam karısının ellerini tuttu,gözlerine endişeyle baktı;
"Mona, bu ayki kredi kartı borcunu ödemiş miydin?" "Hayır sevgilim,unutmuşum. Kızdın mı?"
Adam endişeyle yine sordu: "Araba kredisinin taksitini ödemiş miydin?" "Özür dilerim canım, onu da ödememiştim."
Yaşlı adam karısının ellerini bıraktı ve kırk yıldır yapmadığı şekilde ona sıkı sıkıya sarıldı. "Aferin". Karısı şaşkın, korkarak sordu. "İyi misin tatlım?"
"Hiç olmadığım kadar. Çünkü bankacılar bizi kesin bulur!"
İlginç Bilmeceler -2
Elektroniktir beyni, tam bir mühendislik işi, Henüz ayakkabı beğlayanı görülmedi!
Cevap: Robot
İletişim ağı, Bağlan ona keşfet dünyayı!
Cevap: İnternet
Bazısı mekanik, bazısı elektrikli, Ama yaşamı kolaylaştırır hepsi.
Cevap: Makine
Yerkürenin hem oksijen hem besin kaynağı, En güzel onlar yaşar baharı.
Cevap: Bitki
Maddenin dördüncü hali, Kutup ışıkları en güzel örneği!
Cevap: Plazma
Böl bir dairenin çevresini çapına, Çıkar ünlü bir matematik sabiti karşına!
Cevap: Pi Sayısı
Renklerden bir yay, ama onunla ok atılmaz. Yağmurun peşinde takılır, kara takılmaz.
Cevap: Gökkuşağı
Yüzer, sürünür, uçar, yürür, koşar, Hem tek hücrelisi hem de çok hücrelisi var!
Cevap: Hayvan
Topa vurduğunda ya da sandalyeyi çektiğinde, Uyguladığın ne masayı ittiğinde?
Cevap: Kuvvet
Sonsuz olduğu varsayılır, Tüm gökcisimleri içinde bulunur!
Cevap: Uzay
Cevap: Robot
İletişim ağı, Bağlan ona keşfet dünyayı!
Cevap: İnternet
Bazısı mekanik, bazısı elektrikli, Ama yaşamı kolaylaştırır hepsi.
Cevap: Makine
Yerkürenin hem oksijen hem besin kaynağı, En güzel onlar yaşar baharı.
Cevap: Bitki
Maddenin dördüncü hali, Kutup ışıkları en güzel örneği!
Cevap: Plazma
Böl bir dairenin çevresini çapına, Çıkar ünlü bir matematik sabiti karşına!
Cevap: Pi Sayısı
Renklerden bir yay, ama onunla ok atılmaz. Yağmurun peşinde takılır, kara takılmaz.
Cevap: Gökkuşağı
Yüzer, sürünür, uçar, yürür, koşar, Hem tek hücrelisi hem de çok hücrelisi var!
Cevap: Hayvan
Topa vurduğunda ya da sandalyeyi çektiğinde, Uyguladığın ne masayı ittiğinde?
Cevap: Kuvvet
Sonsuz olduğu varsayılır, Tüm gökcisimleri içinde bulunur!
Cevap: Uzay
İ-Phone 4 Kabı
Yoori Koo’ nun fikri bu Iphone kabı, elastik yapısı sayesinde iş görüyor. Kredi kartı, para, kulaklık, kalem ve bu tarz ufak eşyalarınızı, telefonunuzun arkasında muhafaza edebiliyorsunuz. Basit ve işe yarar bir tasarım.
Bardak Şeklinde İ-Phone Kılıfı
Kupa bardaklardan esinlenilerek üretilen bu Iphone kapları, Connect Design’ ın fikri. Hem telefonu rahatça taşıyabilmek için, hem de yan yatırıldığında telefonu dik tutması bakımından kullanışlı.
Kuş Yuvası Yatak
Geniş evler için şirin bir dinlenme alanı oluşturabilecek bu yatak, Japon Oge-architects’ in tasarımı. Keyifli.
12 Ağustos 2012 Pazar
Katmanlı Sandalye
Koreli tasarımcıların fikri bu şirin sandalyenin katmanları sayesinde, altınızın ve sırtınızın yüksekliğini ve rahatlığını kendinize göre ayarlayabiliyorsunuz. Pratik ve farklı.
Mini Yazıcı
Bu ilginç alet ve akıllı telefon uygulaması; sanallığı, pratik bir şekilde kağıda döküyor. Akıllı telefonlarınız aracılığı ile her türlü haber, hava durumu, bulmaca, özel notlarınız, mesajlarınız ve daha binlerce bilgiyi bu alet aracılığı ile kağıda dökebiliyorsunuz
Kovboy
Temel barda oturuyormuş,yanına bir kovboy gelmiş, parmağını şıklatmış,garson kafasına elma koymuş,kovboy bir kurşunla elmayı ikiye ayırmış ve I'm John demiş.Bir kovboy daha gelmiş, aynı şeyleri yapmış ve I'm Smith demiş.Temel'in çok hoşuna gitmiş,o da parmağını şıklatmış,garson kafasına ceviz koymuş,Temel cevizi değil,garsonun kafasını uçurmuş ve I'm Sorry demiş.
El İşi İ-Phone Kabı
Üzerinde delikler bulunan bu iphone 4 kabının üzerinde, iğne iplik yardımı ile
istediğiniz motifi oluşturabiliyorsunuz. Şirin.
Havuç Kek
Tadını bilemeyeceğiz ancak görsel olarak başarılı bir çalışma. İnternet
üzerinden sadece Kanada için satış mevcut.
Tokat
Temel tutmuş Yahudi'ye tokat atmış.
- Neden vurdun?
- Siz İsa peygamberi carmiha cermissunuz.
- iki bin yıl önce olmuş bir şey bu.
- Valla pen yeni duydum.
- Neden vurdun?
- Siz İsa peygamberi carmiha cermissunuz.
- iki bin yıl önce olmuş bir şey bu.
- Valla pen yeni duydum.
Karşı Kaldırım
Bir akıl hastası, bulunduğu kaldırımdan karşıya geçip rastladığı ilk görevliye sormuş :
-Affedersiniz, karşı kaldırım nerede acaba?
Görevli şaşırmış ama yine de karşı tarafı göstererek :
-İşte şurada, demiş.
-Kime yutturuyorsun yahu... Daha şimdi orda sordum, burayı gösterdiler!...
-Affedersiniz, karşı kaldırım nerede acaba?
Görevli şaşırmış ama yine de karşı tarafı göstererek :
-İşte şurada, demiş.
-Kime yutturuyorsun yahu... Daha şimdi orda sordum, burayı gösterdiler!...
Gerçek Yemek Kitabı
Bir Alman tasarım ajansının fikri bu ilginç kitap tamamen makarna hamurundan
oluşuyor. İçinde lazanya tarifi bulunan hamur kitabını okuduktan sonra, tarife
göre pişirip yiyebiliyorsunuz. Enteresan.
Köpek Asansörü
Katlı evlerde yaşayan hasta, şişman veya üşengeç köpekler için tasarlanan bu
pratik asansör büyük ilgi görmüş. Kurulumu basit olan sistemin bedeli 6500
dolar.
Çiçek Başlı Çivi
Sıkıcı, klasik çivilere sempatiklik katan bu tasarım Masaharu Ono’ nun fikri.
Çivi kullanılması gereken göz önündeki yerler için dekoratif bir çözüm olabilir.
Kulak Şeklinde Kulaklık Tutucu
Dağınık durduğundan dolayı günlük yaşamda sıkıntı yaratan kulaklıkları, bu
tasarım ile düzgünce taşıyabiliyorsunuz. Kulak şeklindeki bu alet, kulaklık ile
sürekli haşır neşir olanların işine yarayabilir.
Köpekler İçin Çeşme
Bahçeniz ve akıllı bir köpeğiniz varsa bu tasarım işinize yarayabilir. Köpeğiniz
istediği zaman taze su içebilirken, siz de tasarruf ediyorsunuz.
Kurabiye Kupa
Venezüellalı tasarımcı Enriqu Luis Sardi’ nin bir kahve zinciri için yaptığı
enfes tasarım. Kahveyi içip kurabiye kupayı komple mideye indiriyorsunuz.
Mürekkep Gözlük
Boş şeffaf çerçeveye sahip bu gözlüğün içine istediğiniz renk mürekkep doldurup,
istediğiniz renk gözlüğe sahip olabiliyorsunuz. Kırılırsa sıkıntı olur ama şirin
bir tasarım. Luis Porem’ in fikri.
Ninja Saatler
Ninjalardan esinlenilerek tasarlanan bu ilginç saatler Andy Krovets’ in fikri.
Kulakları bile var :). Sıradışı.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)